Mobil Oyun Dünyası Üzerine Bir Analiz

Son 2 yıldır ülkemizin başarılı mobil oyun şirketlerinin, dünyanın önemli oyun şirketleri tarafından oldukça yüksek değerlemeler ile satın alınıyor olması herkesin dikkatini çekti. Özellikle Peak Games, Gram Games, Masomo satışları hükümet çevreleri dahil herkesin gurur duymasına yol açtı. Ben de birkaç yerde bu başarıların devamı için hükümetin destek politikaları gerçekleştirmesi gerektiğini yazdım, söyledim.

Bu yazı biraz uzun oldu, çünkü oyunla ilgisi olan olmayan herkesin yararlanması amacıyla bu yazıyı yazıyorum. Bazı konular çok detaylı, bazı konular ise giriş seviyesinde gibi görünebilir, bu nedenle herkes kendi ilgi alanına göre atlayarak okuyabilir.

Öncelikle bu başarılardan gurur duyması gerekenlerin kimler olduğu konusundaki düşüncelerimi yazmak istiyorum. En başta tüm olumsuzluklara rağmen her türlü riski göze alıp oyun yapmak için çalışan girişimciler, ekip, daha sonra onlara destek olan aileleri, arkadaşları, girişimin hayatta kalmasını sağlayan melek yatırımcılar, büyümesini sağlayan diğer yatırımcılar ve yatırım fonları, Oyunder, Toged gibi oyun şirketlerinin üye olduğu sivil toplum kuruluşları diyebilirim. Geri kalan herkes, buna hükümet de dahil, tebrik edebilir ama kendi adına gurur duyamaz bence.

Çünkü benim de çok uzun zamandır içinde bulunduğum oyun sektöründe çalışanlara, uzun yıllar boyunca genellikle gereksiz işlerle uğraşan çocuklar olarak bakıldı bu ülkede. Devletin, büyük holdinglerin, parası olan her boyuttaki yatırımcının gözü genellikle daha ‘gerçek’ sektörlere yatırım yapmaktaydı. Bu da son yıllarda neredeyse sadece betona yatırım yapmak anlamına geliyor. Çünkü inşaat sektörüne yapılan yatırım diğer sektörleri de bir süre beslediği ve rant üretmesi daha kolay olduğu için kısa vadede bir grup insana ciddi gelir sağladı. Ama orta uzun vadede bir ülke ekonomisi için üretim sektörü olmadan o ekonominin sürdürülebilir olması mümkün değildir. Mobil oyun sektörü de üretim sektörüne dahil edilmesi gereken bir sektör, çünkü hammaddeye gerek duymadan mal üretilebilen, lojistik şirketlerine ihtiyaç duymadan mal satılabilen, hiç masrafsız ihracat yapılabilen ve sanırım çalışan başına en çok katma değer üretilen bir sektör.

Devletimizin teknoloji şirketlerine çeşitli destekleri var tabii, örneğin belli kriterlere uyabilen, eğer boş yer de varsa ve oradaki kiraları ödeyebilen şirketler, çeşitli şehirlerdeki üniversitelerin arazileri içinde olan teknokentlere girebilir. En az 15 kişilik kriterlere uygun teknik eleman çalıştıran ve ciddi bir denetimden geçebilen şirketler yerinde ARGE gibi desteklerden yararlanabilir. Bu destek ile kurumlar vergisi matrahından yapılan ARGE harcaması kadar indirim yapılabilir, çalışanların gelir vergisinde %80-%95 arasında, SGK işveren payında %50 ve damga vergisi indirimleri gibi avantajlar kazanılabilir. TÜBİTAK’a proje başvurusu yapılarak proje bazında destek alınabilir ama bildiğim kadarıyla oyun projeleri desteklenmiyor. Oyun sektörünü bilmeyenler için bu destekler kulağa hoş geliyor tabii ve hükümetimiz de verdiği bu desteklerle övünüyor. Hiç yoktan iyi tabii ki ama yeterli mi? Ticaret Bakanlığı’nın ‘Bilgisayar Oyunu/Mobil Uygulama Geliştirme Desteği’ var ancak yeterli değil, detayını merak edenler şu linklere bakabilir: https://ticaret.gov.tr/data/5e0eeba313b87658f03c992c/2015-8%20say%C4%B1l%C4%B1%20Karar%C4%B1n%20Uygulama%20Usul%20ve%20Esaslar%C4%B1%20Genelgesi.pdf

https://ticaret.gov.tr/hizmet-ticareti/doviz-kazandirici-hizmet-ticareti/destek-mevzuati-icerik/uygulama-usul-ve-esaslari-genelgesi-mulga/bilgisayar-oyunu-mobil-uygulama-gelistirme-destegi

Ben hem kurucularından olduğum Masomo nedeniyle hem melek yatırımcısı olduğum bazı oyun şirketlerinin karşılaştığı sorunları yaşayarak gördüğüm için, hem de oyun şirketlerinin reklam gelirlerini optimize eden ve kullanıcılarını analiz etmeye yardımcı olan Admost’un kurucusu olarak irili/ufaklı, yerli/yabancı 50’den fazla mobil oyun şirketi ile muhatap olan birisi olarak, belki istisnaları olabilir ama yazacaklarımın büyük oranda bütün mobil oyun şirketleri için geçerli olacağını düşünüyorum.

Mobil oyun yapacak girişimciler büyük çoğunluğu 1-5 kişiden oluşan bir kadro ile işe başlar ve tutacak bir oyun çıkarmak için çalışır. Genelde o tutacak oyunu çıkarıncaya kadar şirket bile kurmaz, ofis tutmaz, herkes evlerden çalışır. Olur da tutan ve karlı bir oyun olursa, ondan kazanacakları para ile başka oyunlar yapmayı, onlardan gelecek parayla da şirketleşip kadrolarını genişletmeyi ve daha çok oyun yapmayı hedefler. Büyük bir çoğunluk tutan ilk oyunu çıkaramadığı için bu işten vazgeçer. Bir diğer grup oyun tutsa da oyundan para kazanamadığı ve parası bittiği için vazgeçer. Çünkü her tutan oyunun para kazanacağının da garantisi yoktur. Olur da mucizevi bir şekilde beton yerine oyuna ilgi duyan bir yatırımcı bulunur ve ikna edilebilirse, hisselerinin ciddi bir kısmı karşılığında içeriye biraz sermaye koyup, hayatta kalabilme süresini artırmaya ve iyi oyunlar yakalama şansı artırılmaya çalışılır. Bu acılı süreçten hayatta kalarak çıkabilen ve şirketleşerek para kazanmaya başlayanların oranı tamamen tahmini olarak söylüyorum %5’i geçmez ama daha iyimser bir tahminle yüzde %10 diyeyim. Kısacası, belki bazıları destek görebilse ve doğru yönetilebilse, milyonlarca dolar edecek fikirlerin %90’ı gün yüzü görmeden yok olur.

Şimdi bir oyun şirketi kurmak isteyen bir girişimcinin önündeki zorlukları sıralamak istiyorum, çünkü bu işler çok kolay sanılıyor ve başarılı olanlar çok sıradan bir iş başarmış ‘çocuklar’ gibi görülüyor:

  • Mobil bir oyunu tek başına yazanlar da olabilir tabii ama genellikle bunun için bir ekip gerekir. Oyunun tarzına çok bağlı olmakla birlikte hypercasual dediğimiz en basit oyunlarda bile kabaca tarif etmek gerekirse, bir game designer yani oyunun nasıl bir oyun olacağını hayal eden kişi, bu hayali çekici bir görsele dönüştürecek bir grafiker, o görseli de oynanabilecek bir program haline getirecek yazılımcı gerekir. Mobil oyunlar hem iPhone hem de Android telefonlarda oynandığı için her ikisinde de çalışacak oyun yazabilmeli ya da her iki platformda da çalışacak oyunlar yazılabilen programlar konusunda uzman olmalıdır bu yazılımcılar. Oyun biraz daha komplike bir oyun ise bu kadroya eklenmesi gereken veri tabanı uzmanı, network uzmanı, veri analisti vs. gibi daha da ekleyebileceğimiz birçok eleman gerekli hale gelir. Bu süreçte çıkabilecek çeşit çeşit teknik problemi çözebilmek tecrübe gerektirir. Bu elemanların iyileri de zaten iyi para verebilen daha büyük şirketlerde çalışıyordur ya da kendi işini yapıyordur, bu yüzden iyi eleman nasıl bulunur, nasıl yeni bir şirkette çalışmaya ikna edilir, tecrübesiz elemanlar nasıl yetiştirilir gibi onlarca farklı konu, çok daha uzun bir yazının konusu olabilir.
  • Diyelim ki bir şekilde ekip oluşturuldu ve herkesin geçinmesini sağlayacak para da bulundu. Bu insanların bir araya gelip çalışabilmek için minimum kira vs. masrafı olan bir yer de bulunması gerekiyor, çünkü bu aşamada Teknokent vs. gibi avantajlardan yararlanmak imkansız, oranın metrekare fiyatına dışarıda en lüks ofis tutulur çünkü.
  • Bir şekilde ofis de tutuldu, bilgisayarlar, masalar alındı, çalışanları motive tutabilecek sosyal haklar vs. gibi birçok yan fayda da sağlandı ya da bir şekilde Teknokent’e girildi. Şimdi başarılı olması gereken bir oyun yazmaya başlamak gerekiyor. Oluşturulan ekibin daha önce tecrübesi olan ve en az hata ile çalışacak, insanların seveceği oyunlar geliştirebilen yazılımcılar olduğunu ve sorunsuz şekilde oyunu ortaya çıkardığını varsayalım. Çünkü bir ekibi yönetmek, iyi elemanlarının başka oyun şirketleri tarafından çalınmasını engellemeye çalışmak, oyun bitmeden ayrılan birisinin yerine yenisini bulmak o girişimcinin ana işi haline gelebilir. Bunun da halledildiğini varsayalım. Şimdi bu oyunun piyasaya sunulması tutacak bir oyun olup olmadığını görmek gerekiyor.
  • Piyasaya sunmak demek Facebook, Google gibi ortamlarda para harcayıp reklam yaparak oyunu insanların oynamasını sağlamak demek. Ayrıca oyunun gelir modeli büyük oranda oyun içinde göstereceği reklamlardan ya da oyun içinde satılan sanal ürünlerden elde edilen gelirdir. Bu durumda reklam için harcanan paradan daha çok para kazanabilmeli ki oyun, şirketin iş modeli çalışsın ve sürdürülebilir olsun. Bunun için bu konuda tecrübeli çalışanların olduğunu da varsayıyorum. Çünkü şu anda oyunun başarılı şekilde pazarlanmasını sağlamak o oyunu yazmaktan daha önemli hale gelmiştir. Yani hem kaliteli kullanıcı kazanma konusunda tecrübesi olan pazarlamacılar hem de oyunu oynayan kullanıcılar sayesinde oluşan datayı yorumlama yeteneği olan data analistlerinden bahsediyorum. Tabii ki çoğu başlangıç seviyesindeki oyun şirketlerinin çoğunda bu işlerin hepsini genelde girişimcinin kendisi neredeyse uyumadan, tatil yapmadan sürekli çalışarak yapmaya çalışır.
  • Diyelim ki bu da başarıldı ve oyun piyasada çok tuttu, peki oyun karlı mı, yapılması gereken hesaplara biraz detaylı bakalım. Çünkü para kazandığını zannederken kaybediyor olma ihtimali de var.
    • Türkiye’deki kullanıcıları hedefleyerek Facebook, Google gibi mecralarda ya da influencer kullanarak yapılan reklam harcamalarında %15 stopaj ödemek gerekiyor. Devlet bu şirketlerden vergi alamadığı için stopaj kesintisi yoluyla, reklam harcaması yapandan bu vergiyi tahsil ediyor.
    • Türkiye’deki kullanıcılara, Google, Facebook gibi şirketler üzerinden oyun içinde gösterilen reklamlardan elde edilen gelirlerinden de %18 KDV2 vergisi alınıyor. Çünkü devlet o şirketlerden KDV alamıyor ve bunu da oyun şirketine yüklüyor. Yani hem giderden hem de gelirden ayrı ayrı vergi ödeniyor.
    • Bunu bir örnekle açıklayayım ki daha net anlaşılsın. Diyelim ki Türkiye’de kullanıcı edinmek için 1000 TL reklam harcaması yapıldı. 1300 TL de Türkiye’deki bu oyunu oynayan kullanıcılardan reklam geliri elde edildi. Bu durumda Türkiye’deki kullanıcılardan 300 TL kar edilmiş gibi görünüyor. Bir de harcanan 1000 TL hemen ödenmesi gerekir, ama kazanılan reklam geliri 60 gün sonra hesaba geçer. Bu nedenle en az 3 aylık reklam harcaması yapacak kadar sermaye gereklidir. Reklam harcaması olan 1000 TL için 150 TL stopaj, reklam geliri olan 1300 TL için 198 TL KDV2 olmak üzere devlete toplamda 348 TL vergi ödemek gerekiyor. Bu durumda %30 kar etmiş gibi görünen şirket aslında 48 TL zarar ediyor.
    •  Türkiye’deki kullanıcıları hedefleyerek aynı işlemi yapan ve Türkiye’de ofisi olmayan binlerce yabancı oyun şirketi ise, ne reklam harcaması için %15 stopaj, ne reklam geliri için %18 KDV2 ödüyor ve aynı kalitede bir oyun için Türk şirketi Türkiye’de 48 TL zarar ederken yabancı şirketler 300 TL kar ediyor. Kar eden yabancı şirketler Türkiye’deki kullanıcıları hedefleyen harcamalarını artırıp karlarına kar katarken, Türk şirketleri en iyi tanıdığı coğrafya olan kendi ülkesini değil, yurtdışındaki kullanıcıları hedeflemek zorunda kalıyor. Böyle bir saçmalık olur mu, evet oluyor, durum tamamen bu şu anda. Ben bu durumun tamamen ilgisizlik ve bilgisizlik olduğunu düşünüyorum ve hükümet eğer oyun şirketlerine destek olmak istiyorsa, yerli şirketleri yabancı şirketlerle aynı şartlara getirsin, stopaj ve KDV2 yükünü kaldırsın, yani gölge etmesin yeter diyorum. Sonra verdiği bu destekle istediği kadar gurur duysun, biz de kendilerine teşekkür edelim.
    • Bu arada konu burada bitmiyor. Eğer bu oyun çok popüler hale gelir de Türkiye’de yıllık 20 milyon TL ciro ve dünyada da 750 milyon Euro ciro yaparsa, kar üzerinden ödeyeceği kurumlar vergisine ek olarak ciro üzerinden %7,5 dijital gelir vergisi ödüyor. Yani olur da Türkiye’de bir unicorn çıkarsa, Türkiye’den kaçması için gerekli her şey yapılmış durumda.
    • Bir şirket yıl sonunda kar etmişse ve bunu da ortaklara temettü olarak dağıtmak isterse, önce şirket bir kez daha stopaj öder, sonra da temettüyü alan ortakların her biri ödeyeceği kişisel gelir vergisinde bu temettüyü de beyan eder ve bir kez daha vergi öder.
    • Anlayacağınız Türkiye’de bütün oyun şirketlerinin büyük ortağı devlettir. Ortada gurur duyulacak bir şey varsa, böyle bir düzeni kurmalarına rağmen hala oyun şirketi kurmaya çalışan girişimciler bulunması olabilir, bu kadar enayi başka ülkede zor bulunur çünkü.
    • O zaman siz de reklam harcamasını yurtdışındaki kullanıcılar için yapın, böylece %15 stopaj ödemeyin, dolayısıyla reklam geliriniz de yurtdışından olsun, onun için de %18 KDV ödemeyin diyebilirsiniz. Ama öyle yapan birçok oyun şirketi ya da oyun geliştiren birey maliye tarafından teşekkür belgesi verileceğine sorguya çekiliyor ve hesaplarına gelen paranın yurtdışındaki kullanıcılardan olduğunun ispatlanması isteniyor. Yani Türkiye’ye döviz kazandırmış, hem de Türkiye’nin hiçbir kaynağını kullanmamış birçok şirket veya birey sanki suç işlemiş gibi vergi dairelerine davet ediliyor ve geçmişe yönelik cezalar kesiliyor. Altın yumurtlayan tavuklar kesiliyor. Sırf bu yüzden bugün Türkiye’deki birçok oyun şirketi ofislerini yurtdışına taşımanın yollarını aramaktadır. Başarıyı ödüllendirmek değil cezalandırmak yolu seçiliyor.
  • Sadece oyun sektörü için değil, tüm sektörler için dert olan bir de KDV konusu var. Türkiye’de KDV şöyle uygulanıyor. Diyelim ki şirket olarak istisna veya indirimli orana tabi olmayan bir mal alındı ve KDV dahil 118 TL harcandı. Bunun KDV tutarı olan 18 TL’si tahsilatı yapan karşı firma tarafından devlete ödenmek üzere alınıyor. Eğer harcamayı yapan bu şirket, o ay hiç gelir elde etmez yani fatura kesmezse, yaptığı harcamanın içindeki 18 TL nedeniyle devletten KDV alacağı oluşur. Eğer geliri varsa, bu durumda elde edilen gelir için diyelim ki KDV dahil 118 TL fatura kesti, bu durumda 18 TL devlete ödemek üzere karşı taraftan tahsilat yapmış olur, ama harcamasından dolayı 18 TL alacağı olduğu için bu para şirkette kalır. Her ay sonunda KDV beyannamesi verilirken ödenen ve alınan KDV tutarları arasında eğer artı bir fark varsa bu fark devlete ödenir, ama eksi bir fark varsa devlet bunu ödemez, sonraki aylarda ödenmesi gereken artı bir fark oluşursa oradan düşülür. Eğer şirket hiçbir zaman artıya geçmezse devletten sürekli KDV alacağı olur ve bu alacak devlette kalır. Devreden KDV’nin iadesi konusunda çalışmalar yapılıyor ancak henüz bir sonuç çıkmış değil. Bu neden önemli, çünkü yeni bir şirket bilgisayar, masa, sandalye gibi birçok ürünü KDV ödeyerek alır ama henüz geliri olmadığı için KDV’yi geri alamaz. KDV her zaman bir gider olarak kalır, yani yapılan harcamalar para kazanan şirketlere göre %18 daha pahalıya alınmış olur. İngiltere’de KDV beyannamesi 3 ayda bir veriliyor ve eğer KDV alacağı oluşursa devlet bunu şirket banka hesabına otomatik yatırıyor. Alacağı tahsil edebilmek için para kazanmaya başlaması yani fatura kesmesi beklenmiyor, daha net bir ifade ile devlet şirketlerin alacağı üzerine yatmıyor
  • İhracat yapan şirketlere çeşitli avantajlar sağlanan serbest bölgelerde mobil oyun sektörü için de avantajlar sağlanıyor olabilir. Mobil oyun gelirleri ihracat sayılıyor mu emin değilim. Bu avantajlardan yararlanan benim bildiğim bir oyun şirketi yok, varsa ve bana bilgi verirse bu yazıya ek yapabilirim. Aslında serbest bölgede sağlanan avantajların benzerleri bütün mobil oyun şirketleri için, o bölgede ofis açma zorunluluğu olmadan da sağlanabilir diye düşünüyorum.
  • Vergilerden bu kadar detaylı bahsetme nedenim, bir mobil oyun şirketinin ana gideri, diğer çoğu yazılım şirketinden farklı olarak, eleman maaşı, ofis gideri gibi sabit masraflar değil pazarlama giderleridir. Gelirlerin çoğu da reklam gelirleridir. Bu nedenle devletin yetersiz de olsa var olan teşvikleri genelde sabit giderler içinken, asıl büyük giderler için teşvikler çok yetersizdir. Bu gelirler ve giderler üzerindeki vergilerin kaldırılması oyun sektörüne çok büyük bir katma değer sağlayacaktır.
  • Bir şekilde tutan ya da tutacak oyunlar yazma becerisi olmasına rağmen, yeterli para, tecrübeli ve kaliteli eleman yokluğu nedeniyle hayatlarını sürdüremeyecek olan oyun şirketleri, son zamanlarda Publisher yani Yayıncı dediğimiz şirketlere oyunlarını vermek zorunda kalmaktadır. Bu yayıncılar kendileri oyun geliştirmektense, sermaye, ekip ve tecrübe gücüyle oyunun pazarlaması ile uğraşırken, oyunun yazılmasını bu küçük şirketlere bırakmaktadır. Hatta bazı çok umut vaat eden şirketlere bu Yayıncı şirketler aylık sabit bir para vererek, yani aslında şirketi olduğu gibi kiralayarak, taşeron çalıştırır gibi, kendilerine oyun geliştirmelerini istemektedir. Yayıncı için geliştirdikleri oyunlardan birisi tutar ve çok para kazanırsa belki biraz ekstra bonus alabilirler ama oyunun sahibi yayıncı şirkettir. Bazı yayıncı şirketler, elde edilecek kardan bir yüzde vererek de anlaşmalar yapmaktadır, bu oranlar şirketin yeteneğine göre çok çeşitli oranlarda olabilmektedir ama büyük pay yayıncıya gitmektedir. Yani oyunu yapan değil oyunu yayan şirketler asıl parsayı toplamaya başlamıştır. Yukarıda saydığım zorluklar yüzünden binlerce küçük oyun şirketi yayıncı şirketlere emeğini satan ve hayatını sürdürmeye çalışan işçilere dönüşmüştür. Hepsinin hayali bir gün yayıncı şirketlere oyun vermeye gerek kalmayacak ekonomik gücü ve tecrübeyi kazanıp kendi oyunlarını kendi şirketleri altında yayınlamaktır. Bu yayıncı şirketlere çok da kızmamak lazım, çünkü onlar olmasa bu küçük şirketlerin çoğu çok daha önce batar. Onlar sayesinde en azından umutlarını taze tutabiliyor ve hayata tutunabiliyorlar, hatta biraz pahalıya da gelse onlardan birçok şey de öğreniyorlar. Bu yayıncı şirketlerin en büyüklerinden Fransız şirketi Voodoo Türkiye’de ofis bile açtı, onlar Türkiye’nin potansiyelinin farkında ama hükümetimiz değil. Voodoo’ya verilen oyunların tamamı Voodoo hesabı altından yayına giriyor ve bu oyunlardan Türkiye tek kuruş kazanmıyor. Rollic Games, Good Job Games gibi çok başarılı yerli yayıncı şirketler de var Türkiye’de.
  • Türkiye’deki diğer bir sorun yatırımcı sayısının azlığıdır. Ben de bir melek yatırımcı olarak bugüne kadar çoğu Türkiye’de olmak üzere çeşitli ülkelerde 50’ye yakın yatırım yaptım sanıyorum. Ben kendim de bir bilgisayar mühendisi olduğum için teknoloji şirketlerindeki potansiyeli çok daha iyi görebildiğimi ve bu yüzden daha doğru yatırımlar yapabildiğimi düşünüyorum. Birçok parası olan insan özellikle teknoloji dünyasına yabancı olduğu için bu konuda çekimser kalıyor ve yatırım yapamıyor. İngiltere’de bu konuda çok güzel bir uygulama var. Kısaca anlatayım, detayını merak edenler şu linklere bakabilir. Yeni kurulmuş bir teknoloji şirketi İngiltere’deki maliye bakanlığı olan HMRC’ye başvurup SEIS ( https://www.gov.uk/guidance/venture-capital-schemes-apply-to-use-the-seed-enterprise-investment-scheme ) belgesi alabiliyor. Bunu almak için HMRC’den çeşitli sorular sorulabiliyor, siz de ne yapmayı amaçladığınızı anlatıyorsunuz. SEIS belgesi alan şirketlere yapılan ilk £150K yatırımın %50’si, yatırımı yapan yatırımcı tarafından o yıl ödeyeceği gelir vergisinden düşülebiliyor. Benzer şekilde EIS ( https://www.gov.uk/guidance/venture-capital-schemes-apply-for-the-enterprise-investment-scheme ) belgesi olan şirketlere yıllık £5 milyon, şirketin toplam hayatı boyunca da £12 milyon yatırımın %30’u yatırımı yapan kişi ya da şirketin vergisinden düşülebiliyor. Bu o kadar önemli ve büyük bir destek ki, özellikle yeni başlayan mobil oyun şirketlerine yatırım yapmak çok çekici hale geliyor, çünkü paranız batsın batmasın yarısını devletten yatırım yaptığınız yılın sonunda alabiliyorsunuz, bu yüzden de birçok insan bu tür şirketlere kolaylıkla para yatırabiliyor. Şirket biraz büyürse bir yatırımcı olarak daha büyük yatırımları da yapabiliyorsunuz çünkü onun da %30’unu geri alıyorsunuz. Böylece devletin kime destek verdiği kime vermediği gibi bir konu da ortadan kalkmış oluyor, çünkü yatırımcı zaten para kazanmayı umduğu girişimlere yatırım yapıyor, sadece riski azalıyor. Devlet de destek olacağı girişimi seçme sorununu merkezden halletmektense tabana yaymış oluyor. Türkiye’de de çok kolay uygulanabilecek ve sadece mobil oyun sektörünü değil, tüm üretim sektörünü canlandırabilecek bir uygulama olur bu.
  • Aslında buna benzer Türkiye’de de melek yatırımcıya yönelik avantajlar mevcut, Hazine Müsteşarlığı’ndan lisans alan Melek yatırımcılar, başlangıç veya büyüme aşamasındaki girişimcilerin kurmuş oldukları anonim şirketlere iştirak ediyorlar. Bu amaçla satın aldıkları anonim şirketlere ait iştirak hisselerinin alış bedelinin %75’ini yıllık gelir vergisi beyannamesinde beyan ettikleri gelirden indirebiliyorlar. Bu indirim hisse senetlerinin alındığı yıla ilişkin beyannamede yapılıyor. Yani yapılan yatırım tutarının vergi oranı kadar bir avantajı var. Her bir yatırım için minimum 20.000 TL maksimum 1.000.000 TL matrahtan indirilebiliyor. Sanırım Türkiye’de 500 civarında bu lisansı almış melek yatırımcı vardır. Bunların kaç tanesi yatırım yapmıştır hiçbir fikrim yok. Ben Londra’da yaşadığım için orada vergi mükellefiyim, Türkiye’de vergi mükellefi değilim, bu yüzden bu lisansı almadım, alsam da işime yaramaz ama bu yazıyı okuyan lisanslı melek yatırımcı varsa düşüncelerini ve tecrübelerini paylaşabilirse sevinirim. Ama benim burada gördüğüm sorun melek yatırımcılığın bir lisansa bağlanması ve birçok bürokratik tanım yapılması. Halbuki herkesin eğer yatırım yapılacak şirket ülke yararına bir değer üretme potansiyeline sahipse bu şirketlere yatırım yapabilmesi ve bunun da bir kısmını vergiden düşebilmesi daha mantıki olmaz mi? Sadece lisanslı 500 kişi değil, yatırım yapan herkes bu olanaklardan yararlanabilmeli. Konuyla ilgili internette birçok yazı var, ilgilenenler kolaylıkla erişebilir.

Sonuç olarak oyun sektörü özellikle Türkiye’de oldukça zor bir sektördür. Siz son satışlara bakıp da bu işi kolay para kazanılan bir alan olarak görmeyin. Türkiye’de başarılı olmuş şirketlerin hepsi, bunu bu ülkenin zorluklarına rağmen başarmış şirketlerdir ve çok büyük bir takdiri hak etmektedirler.

Eğer oyun sektörüne girmek isteyen bir girişimci iseniz yukarıda yazdığım zorlukları iyice araştırın, bunları çözebileceğinize inanıyorsanız bu işe girişin.

Eğer oyun sektörüne yatırım yapmak isteyen bir yatırımcı iseniz, bu işlerden anlayan birilerine danışmadan rastgele yatırım yapmayın, batmış mobil oyun şirketi sayısı çok daha fazladır ve önümüzdeki günlerde rekabet de arttığı için başarılı olmak daha da zorlaşacaktır.

Bu sektöre ilgi duyan herkesin Oyunder, Toged gibi derneklerle iletişimde olması ve onların yönlendirmeleri ile çevrelerini genişletmelerini de ayrıca tavsiye ederim.

Belki biraz karamsar bir tablo çizmiş gibi görünüyor olabilir bu yazı, amacım aslında tam tersine, ülkemiz için çok büyük bir potansiyel taşıyan mobil oyun sektöründe yer alacak tüm girişimcilere, yatırım düşünen herkese ve devletimize doğru adımlar atması yönünde yol göstermek istedim. Çünkü herkesin bilinçli şekilde yaklaştığı bir mobil oyun sektörü, ülkemizde lokomotif sektörlerden birisi olmaya adaydır. Amacım zaten sınırlı sermayeye sahip olan ülkemizin bu sermayeyi yanlış hamlelerde heba etmesini engellemek için bir tartışma başlatmaktır. Bu yazıda söylediklerim ile ilgili yanlış bilgim olan konular varsa, geri bildirimlerinizi alabilirsem, memnuniyetle düzeltirim.

Bu arada bu yazıda sadece mobil oyun sektöründen ve onun da göreceli olarak daha basit sayılan casual yani basit oyunlar geliştiren şirketlerinden bahsettim. Bunun dışında çok daha kapsamlı çok daha büyük oyunlar geliştiren şirketler de var ve bu oyunlar çok daha büyük kadrolarla çok uzun zamanda oyun geliştirebildikleri için çok daha büyük yatırımlara ihtiyaç duymaktadır. Ülkemizde bu konuda da birkaç tane başarılı şirket var ama onların başarısı da tamamen kendi başarılarıdır ve gururu sadece kendilerine aittir.

Bu yazıma devletimizi eleştirdiğim için milliyetçi söylemler ile karşı çıkacaklar olacağını biliyorum. Gerçekleri ortaya koyup ve sorunlara çözüm bulunması gerektiğini göstermenin bu ülkeye kuru bir milliyetçilikten çok daha fazla yarar sağlayacağına olan inancımla bu yazıyı yazdım. Umuyorum ki bu yazıyı okuyan yetkili ve etkili kişiler olursa, doğru noktalara odaklanır ve önerilerimi ciddiye alıp adım atarlar çünkü bu adımlar bu ülkede yaşayan herkesin çıkarına olur.

EKLEME-1 – 13/6/2020 Yukarıda bahsettiğim KDV alacağı konusunda bugün bir makale yayınlandı, onu da buraya koyuyorum. Devletin normalde şirketlere ödemesi gereken devreden KDV tutarının 200 milyar TL olduğu tahmin ediliyor ve bu rakam her geçen gün büyüyor. https://t24.com.tr/yazarlar/erdogan-saglam/devreden-kdv-mukellefin-devletten-alacagidir-mutlaka-iade-edilmelidir,27007



Categories: Bütün Yazılar

18 replies

  1. Sektörün pek çok aşaması için çok faydalı bilgiler derlenmiş ve kanayan yerlere dikkat çekilmiş. Kaleminize sağlık Erdem Abi.

  2. Erdem Abi kalemine sağlık. Bu kadar mı güzel anlatılır!

  3. Umarım bu güzel ve kıymetli analiz ilgili yerlere ulaşır.

    Hiç umudum yok ama işte gene de…

    Siz de ummasaydınız yazmazdınız sanırım.

  4. Erdem bey merhaba,

    Bu detaylı makale için teşekkür ederim. Biz de küçük bir oyun studyosuyuz. Mali müşavirimiz %15 stopajı yurt dışı reklam harcamalarında da ödemek zorunda olduğumuzu söylüyor, başka oyun şirketlerine de danıştık onlar da yurtdışı kullanıcı alımlarında da yapılan adwords ve facebook ödemeleri için %15 stopaj ödüyorlarmış. Bu konuya açıklık getirebilir misiniz?

    • Merhaba Ibrahim, kanunun cikisi dediginiz gibi tum reklam harcamalari icin ama daha sonra Toged’in Maliye Bakanligindan aldigi bir ozelge var, bu ozelge ile yurtdisi reklam harcamalari icin stopaj odemeniz gerekmedigini Maliye’den teyit etmis oluyorsunuz. Toged ile iletisime gecerek bu ozelgeyi isteyebilirsiniz.

    • Merhaba , tamamı yurt dışındaki müşterilere yönelikse, %15 stopaj ve %18 kdv2 yok.

      (Stopaj) “Sözleşme de dahil olmak üzere hizmete ilişkin süreçlerin Türkiye’deki işyerinde veya daimi temsilcisi vasıtasıyla yürütülmemesi kaydıyla yurt dışında yayınlanmak üzere vermiş oldukları internet ortamında reklam hizmetleri Türkiye’deki işyerinde veya daimi temsilcisi vasıtasıyla yapılan işler olarak değerlendirilemeyeceğinden, yurtdışındaki müşterilerinize yönelik olarak yurt dışında yayınlanan internet ortamında reklam hizmetlerine ilişkin olarak anılan kurumlara yapacağınız ödemelerden 476 sayılı Karar kapsamında vergi kesintisi yapmanıza gerek bulunmamaktadır.” 17/07/2019 Tarihli Özelge

      ÇVÖA’lara göre (İrlanda-Türkiye) “Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait kazanç, söz konusu teşebbüs diğer A Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, teşebbüsün kazancı, yalnızca bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere bu diğer Devlette vergilendirilebilir.”

      (Kdv) “Türkiye’den ihraç edilecek mallar için yurt dışındaki gerçek ve tüzel kişiler tarafından verilen mümessillik komisyonu, pazarlama, masraf aktarımı, reklam hizmeti bedeli ile aracılık komisyonu gibi hizmet bedellerinin, yurt dışında ifa edilmesi ihracatçı firmanın bu hizmetlerden yurt dışında faydalanması ve hizmetin yurt dışında tüketilen ihraç malına yönelik olması nedeniyle Katma Değer Vergisinin konusuna girmemektedir.”

      • Buradaki birinci sorun, yaptiginiz reklamin da, kazandiginiz reklam kazancinin da yurtdisinda oldugunu ispatlamanizin istenmesi. Ikincisi de yurt icindeki musterileri hedeflerken bu vergileri odemek zorundasiniz ve yabanci rakiplerinize karsi dezavantajli duruma dusmektesiniz.

      • Öncelikle Erdem Bey, Güzel yazınız için tebrik ederim.
        Levent bey merhaba,
        İhracatçı bir firmayım be yeni yasa çıktığından beri oluşan büyük ek maliyetten dolayı reklam vermeyii durdurdum, Ülkemize döviz kazandırmaya çalışırken elimizdeki silahlarımızdan biri alındı maalesef. Belki de aylardır bu konuyu araştırıyorum ne yazık ki mali müşavirler de dahil kimsenin net bir bilgisi yok, nitekim Yukarıda ibrahim bey sorduğu herkesin bu stopajı yurtdışı için de ödediğini söylemiş . Genelge ile sadece yurtdışında verilen reklamlar için stopaj ve kdv olmadığını söylemişsiniz, peki bunun ispatını nasıl yapacağız, maliye birgün bizi çağırınca yada cevap kesince adwords hesaplarımızı mı göstereceğiz ki anlayacaklarını ve buna vakit ayıracaklarını sanmıyorum. Bunun doğru yolu nedir?

  5. Sektörden olmsam da keyifle okudum yazınızı, kaleminize sağlık🙏🙏🙏

  6. Güzel yazı teşekkürler. Tam tersini yazmak mümkün olur mu? Yani siz nasıl başardınız optimist taraftan bakıp ikisinide okuyup karar versek 🙂

    • Karar verilecek bir konu yok ortada. Biz bu yazdiklarima ragmen basardik. Baskalari da basarabilir, basarili bircok ornek de var zaten. Ama bu zorluklar bilinsin ve mumkunse ilgili kisilere ulassin da duzeltilsin diye yazilmis bir yazi bu.

      • Aslında bir ironi yapmaya ve farklı bakış açınızı yazmanizi rica etmek istedim. Bahsettiğiniz tüm zorluklar konusunda hem fikirim bir yere park edip unutulmaması gerekli hepimizin biraz daha umuda ihtiyaç duyduğu günlerde biraz pembe gözlüklü bir yazı bu yazinin da değerini artıracaktır. Hele sizin gibi başarmış birilerinin sözleri daha da etkili olur.

      • Pempe gozluklerle bakanlarin sayisinin gereginden fazla oldugunu dusunuyorum dogrusu ve ulkemizin su anda pembe gozlukleri cikarip gercekleri oldugu gibi goren insanlara daha cok ihtiyaci olduguna inaniyorum. Yazilarimin umutsuzluk icerdigini de dusunmuyorum bu arada, tam aksine umutlu oldugum icin bu kadar emek verip gercekleri ifade ederek ve belki de bu siyasi ortamda risk alarak yaziyorum. Pembe gozluklerle bakan buyuk cogunlugun derdinin kisa vadeli kendi cikarlari oldugunu ve asil onlarin umutsuzluk yaydigini dusunuyorum.

  7. Erdem Bey cok guzel bir makale olmus, elinize saglik. Ozellikle vergilendirme kisimini orneklerle aciklamaniz yeni girisimciler icin cok faydali olacaktir. Malesef ulkemizdeki vergilerin yuksek olmasindan dolayi bir cok oyun firmasi yurt disinda firmalarini kurup isletiyorlar.

  8. Kadir Köymen ne kadar boş yapıyormuş yapılan satışların yarısı belki bu yasalar yüzünden satış yapmak yerine satın almayı neden hedeflemesinler yoksa satış daha karlı değilse.

  9. Çok güzel bir yazı olmuş teşekkür ederiz Erdem abi, bu sektörde ilerleyen zamanlarda bizi neler beklediğini, yükseliş devam edecek mi? Bir doyuma ulaşacak mıyız? Bu görüşlerini farklı bir makalede görmek isteriz 🙂

  10. Hem oyun sektörü hem de Turkiyede girişimcilik acısından harika perspektif sunan bi yazı olmus. Elinize sağlık 🙏🏼

  11. Ben hep bu işleri başarırırken ortak veya yatırımcı alamadan başarmayı hayal ediyorum ve sonunda beni bu başarıya götüreceğini düşündüğüm fikri uygulamaya geçtim. Bu yola girerken 8 yıl animasyon sektröründe grafik alanında son 2 yıldır ise oyun sektöründe grafik alanında bir sürü tecrübe ve başarısızlık sonunda yolumu anca çizebildim. Sadece akşamlarım ve hafta sonlarım var. Ama ne olursa olsun yatırım almadan kendi sermayemi oluşturacağım. Böyle bir motivasyona sahibim acaba yanlış mı düşünüyorum ondan da emin olamadığım anlar olmuyor değil?

    Geçen sene sevdiğim bir arkadaşımın projesine ortak oldum ve tübitaktan 150bin destek aldı ve ufak bir girişimcilik macerasına giriştim. Fakat biz oyunu bitiremeden 1 yıl süre doldu ve itü çekirdekten yollandık yatırımcı da bulamadık ve destek görmemek para kazananmamak beni projeden ayırdı. Oyun sektöründe çalışan olarak devam ediyorum araya mesafe girince proje ile ilişiğim de kesildi. Hem ortaklıkla ilgili kafamda bazı katı sabit fikirler oluştu hem de Destek ve yatırımcıların veya yayıncıların şartlarını gördükçe onlara karşı da soğudum. Ama yine de ikilemde kaldığım da oluyor.

    Şimdi grafik yanında UE4’de ve görsel programlama da öğreniyorum. Ömrümü çürütme pahasına markete kendi ürünümü koyacağım. Bu yolda ne ortağa ne yatırımcıya ihtiyacım kalaması için akıllıca planlar yapıyorum. En kısıtlı iş gücü ile yapıbilecek ama ses getirebilecek şekilde kafamda kurguluyorum projelerimi.

    Ama insan bir defa destek gördüğü zaman tam zamanlı 1 yıl kendine çalıştıktan sonra unutmıyor. Şimdi gündüz çalışan olarak bir şirkete katma değer oluşturup, alkşamları ise ailene ve sevdiğin şeylere zaman ayırmak yerine hayalin için tırmalamak daha da zor geliyor. Beni ikilimde bırakan bu oluyor. Keşke bir destek olsaydı da tekrar geçen sebe gibi rahat rahat bütün gün projemi vakit ayırabilseydim diyor insan. Sonra yüzüme bir soğuk su çarpıp kendime 2 tokat atıyorum kendime gelip çalışmaya devam ediyorum.

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: