Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümüne 1985 yılında girdim ve 1990 yılında mezun oldum. Türkiye’nin en küçük şehirlerinden birisi olan Uşak’ta bir devlet lisesi olan Uşak Lisesini bitirerek İstanbul’a geldim. Liseyi birincilikle bitirdim, üniversiteye derece ile girdim ama Boğaziçi’ne gelince hayatta derslerden daha önemli ve zevkli şeyler olduğunu ve Uşak’tayken bunların çoğunu kaçırdığımı hissettim.

Bu yüzden derslere geçmeye yetecek kadar çalışıp öncelik olarak sosyal konularla uğraşmaya, hiç okumadığım kitapları okumaya, insanlarla farklı konularda sohbet etmeye başladım. Bunun daha sonraki yıllarda büyük yararını gördüğümü söylemeliyim ve bugün benden tavsiye isteyen çocuklara derslerinizi önemseyin ama başka konularla da mutlaka ilgilenin diyorum.

Boğaziçi Üniversitesi o zaman özel üniversiteler de olmadığı için, en iyi öğrencileri bünyesine katarken ne yazık ki hocalarımızın çoğu için ayni düşüncede değildim ben. Uşak Lisesinin aksine üzerimde iz bırakmış çok az hocam oldu üniversitede. Ama bu hocalarımın arasında Aytül Erçil’i ayrı bir yere koymam lazım. Kendisi Robert Koleji birincilikle bitirmiş, arkasından Boğaziçi’nde Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Matematik olmak üzere iki bölümü birden bitirip Amerika’da dünyanın en iyi üniversitelerinden Brown Üniversitesinde master ve doktorasını tamamlamış. 1988 yılında Türkiye’ye dönerek Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünde genç bir öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlamış. Ben de o yıl onun ilk öğrencilerinden birisi oldum.

Üniversiteyi bitirdikten sonra ara ara haberleşmelerimiz olsa da çok görüşmemiştik. 2016 yılında ben artık Londra’da yaşamaya başlamışken, girişimlere yurtdışına açılmaları için yardımcı olmaya çalışan sevgili Kutlu Kazancı aradı. Bir etkinlik düzenlediğini, Türkiye’den 6 tane girişimin Londra’ya gelip yatırımcılara sunum yapacağını, beni de kendilerine destek olmak için davet ettiğini söyledi. Ben de onu kırmadım ve elimde sadece şirketlerin isimleri olan bir listeyle toplantıya katıldım.

Sırayla girişimciler sunumları yapmaya başladı ve bunların arasında Vispera’yı sunmak üzere hocam Aytül Erçil sahneye çıktı. Ben tabii ki çok şaşırdım ve büyük bir zevkle hocamı dinledim. Sunumlar bittikten sonra herkesle biraz sohbet ettik. Daha sonra Aytül Hocamı ertesi gün hem eşimle tanıştırmak hem de biraz yalnız zaman geçirebilmek için öğle yemeğine davet ettim.

Yemekte bunca yıl sonra görüşüyor olmanın da etkisiyle ailelerimizden, yaptıklarımızdan, yurtdışındaki yaşamdan uzun uzun konuştuk. Kendisinin de bizim de iki kızımız olduğundan o konudaki tecrübelerinden konuştuk, ortak birçok şey yaşadığımızı gördük. Sonrasında ben kendisine nasıl yardımcı olabileceğimi sordum, o da projesinin detaylarını anlattı ve 6 milyon dolar değerleme ile 600 bin dolar yatırım aradığını söyledi. Ben de kendisine çok da düşünmeden 150 bin dolar yatırabileceğimi söyledim ve ertesi gün hesap numarasını isteyip parayı da hemen gönderdim.

Aytül Hocam, sözleşmeyi bırakın imzalamayı görmeden bile para göndermeme çok şaşırdığını söyledi. Ben de eğer sözleşme olmadığı için bu paranın üzerine yatacaksa helal olsun, hiç sorun değil, çünkü benim üzerimdeki hakkının daha fazla olduğunu söyleyerek güldüm. Böylece neredeyse gözüm kapalı Vispera’nin ilk yatırımcılarından birisi oldum.

Aytül Hocam, uzmanlık alanlarından birisi olan görüntü işleme (image processing) konusunda çalışan Vispera’yı, daha önce birlikte çalıştıkları Ceyhun Burak Akgül ile eşit ortak olarak kurdular.  Geliştirdikleri yazılım, büyük marketlerde raflardaki ürünlerin belirli aralıklarla çekilen fotoğraflarını analiz ediyor ve buna göre markaların gerekli aksiyonları hızlıca almalarını sağlıyor. Bu sayede satış sürecini çok daha hızlı optimize ederek, bu yazılımı kullanan markalar için vazgeçilmez bir fayda sağlıyor. Çünkü marketlerde ürünlerin pozisyonu için ciddi bir rekabet yaşanıyor ve bunların satış temsilcisi insanlar tarafından kontrol edilmesi hem çok zaman alıcı hem de çok verimsiz oluyor.  

Çok sayıda birbirinden kaliteli mühendislerin çalıştığı Vispera, uzun yıllar boyunca teknoloji için çok fazla harcama yaptığı için yatırımlar almaya devam etti. En son Koç Grubunun da yatırım yaptığı Vispera’nin müşterileri arasında Coca-Cola, Pepsi, P&G, Unilever, Danone gibi dev markalar var. Şirket değerlemesi 50 milyon dolar civarında olan Vispera’nın önümüzdeki dönemde çok daha büyük başarılar göstereceğini ve Türkiye’nin en değerli teknoloji şirketlerinden birisi olacağını sanıyorum. Detaylı bilgi almak isteyenler Vispera.co sitesini ziyaret edebilir.

Ben de bir zamanlar öğrencisi olduğum Aytül Hocamın ilk yatırımcılarından birisi olmanın gururunu yaşıyorum.

Ayül Hocamın Linkedin sayfası: https://www.linkedin.com/in/aytul-ercil-b833b43

Categories: Bütün Yazılar