Dünya Devleti Olmak Ya Da Olmamak

Bugün dünyanın en büyük şirketleri Apple, Google, Microsoft, Facebook gibi Amerikalı teknoloji şirketleriyken bizde bu şirketlere yaklaşabilen tek bir şirket bile olmaması bir tesadüf değil. Bu şirketlerin başarıları tek başına o şirketlerin başarıları da değil. Bu şirketler aynı kişilerle Türkiye’den çıkabilir miydi? Bence kesinlikle hayır.

Bu durumu en güzel bir fıkra açıklar : Cehennemde her ülke için ayrı ayrı kaynayan yağ kazanları varmış.  Günah işleyenler bu kazanlarda cezalandırılıyormuş. Kazandan kafasını çıkaranları zebaniler kafasına vurarak geri kazana sokuyormuş. Baş zebani bir bakmış diğer kazanlarda herkes çıkmaya çalışıyor ama Türkiye’nin kazanından kimse kafasını bile çıkarmıyor. Baş zebani zebanilerden birini çağırmış ve sormuş “niçin Türkiye’nin kazanından kimse çıkmıyor yoksa orda günahkar yok mu?”. Zebani cevap vermiş,  “Olmaz mı, ama çıkmaya çalışanı alttakiler geri çekiyor…”

Biz ortaklarımla 2002 yılından bu yana tam 10 yıldır gece gündüz çalışarak Türkiye’nin en popüler ve konusunda rakipsiz sitelerini yarattık. Ayda en az 10 milyon kişiye futbol, basketbol ile ilgili tüm dünyadan bilgiler veriyoruz. Futbol federasyonunda bile olmayan bilgileri kütüphanelerden araştırarak dünyanın en detaylı arşivini oluşturduk. Mobil uygulamalarımız yıllardır Türkiye’de açık ara en çok indirilen ve kullanılan uygulamalar. Vergi dairesinden alınmış takdirnamelerimiz var.   Kendisine büyük diyen bir sürü şirketten kat kat fazla vergi ödüyoruz. Şirketimizde 60’dan fazla bizimle çalışan arkadaşımız var, maç sonuçlarını bizim için takip eden 10.000’den fazla muhabirimiz var, ekmeğimizi hep birlikte yoktan var ettiğimiz sitelerimizden çıkarıyoruz. Turkcell, Avea, Vodafone, TTNet, Mynet, Haberturk, Sabah ve daha birçok büyük kuruluşa data sağlıyoruz. Bunca işi yaparken hiç kimseden hiçbir destek beklemedik, sadece gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz durumunda kaldık. Ama gölgeler hiç eksik olmadı ne yazık ki.

Sitelerimiz 2 ay arayla Tarsus’daki iki farklı mahkeme tarafından kapatıldı. İlkindeki hakim, bahis oynatan bir kişinin bilgisayarından o kişinin girdiği tüm siteleri  polise soruyor, Mersin’deki “bilirkişi polis” de bu listedeki mackolik.com ve sahadan.com için hiçbir araştırma yapmadan yasadışı bahis sitesi değerlendirmesinde bulunuyor. Hakim de sitelerin kapatılmasına karar veriyor ve TİB (Telekomünkasyon İletişim Başkanlığı)’na kararın uygulanması için faks gönderiyor. TİB hiçbir şekilde bizimle iletişime geçmeden ISP’lere bilgi veriyor ve sitelerimiz kapatılıyor. Biz sitelerimizin kapandığını herkes gibi sitelerimize giremeyince öğreniyoruz, ne olduğunu anlayıp, mahkemeye itiraz edinceye kadar 1 gün geçiyor. Hakim bey, kararını değiştirip bize hak veriyor ve TİB’e açılma kararı yollanıyor, 1 gün de orada bekledikten sonra sitelerimiz açılıyor. 10 milyondan fazla kişinin kullandığı sitelerden “bilirkişi” polisin haberi bile yok, ama o polis hala “bilirkişi” ve hala devletten bizim vergilerimizle maaş almaya devam ediyor.

Aradan 2 ay geçtikten sonra yine Tarsus’dan başka bir mahkeme, ama yine aynı “bilirkişi polis”e başka bir olayla ilgili olarak bu kişinin bilgisayarından girilen siteleri soruyor, yine bizim siteler için yasadışı bahis sitesi değerlendirmesini yapıyor bu sevgili bilirkişi polis kardeşimiz. Ancak bu defa çok daha ilginç bir durum var, çünkü bu “bilirkişi” Spor Toto’nun lisanslı sitelerinden Tuttur.com için de yasadışı bahis sitesi değerlendirmesinde bulunuyor. Bu mahkemenin bayan hakimi de sitelerin kapatılmasına karar veriyor. TİB’e yine faks çekiliyor, TİB de listedeki 27 siteden 26 tanesini kapatıyor, Tuttur.com’u kapatmıyor.

Biz bunu Tarsus’da hakimle görüşürken öğrenince, başımıza gelen bu durumun saçmalığının anlaşılması için, sorgusuz sualsiz bizim sitelerimiz kapatılırken, aynı kararda adı geçen çok sevgili dostlarımız ve müşterimiz olan Tuttur.com’un neden kapatılmadığını TİB’e soruyoruz. TİB ise kararı uygulamak ve Tuttur.com’u da kapatmak yerine, mahkemeye itiraz yazısı gönderip, Tuttur.com’un diğer sitelerden farklı olarak yasal bir bahis sitesi olduğunu söylüyor. Bu durumda hakim hanımın zaten karışık olan kafası iyice karışıyor, çünkü bütün gün kendilerine bizim bırakın yasadışı bahis sitesi olmayı, bizim bahis sitesi bile olmadığımızı anlatırken, TİB’den gelen yazıda sadece Tuttur.com’un yasal olduğu yazıyor. Bu durumda biz yasadışı mıyız sorusu gündeme geliyor ve hakim hanım da daha fazla sorumluluk almamak için içinde gerçekten yasadışı bahis siteleri de olan 27 sitenin hepsi hakkında açma kararı veriyor, yazı ertesi gün TİB’e fakslanıyor. Bu arada hakim hanım, aslında ilk kapatma kararı verirken amacının, sadece sanıkların bu sitelere girişini engellemek istediğini, yoksa herkese yasaklamak gibi bir niyetinin zaten olmadığını söylüyor. “Bilirkişi” polisi de buluyoruz, neden bizim sitelerimize bu şekilde bir değerlendirme yaptığını, haberimiz olmayan başka davalar olup olmadığını soruyoruz. Bu iki davadan sonra gerçeği anladığını ve daha sonra gelen davalarda bizim bir spor sitesi olduğumuz şekilde rapor verdiğini söylüyor. Tam Aziz Nesin’lik bir olay yani.

Karar TİB’e ulaştığı için sitelerimiz açılacak diye rahatlamışken, karar bir türlü TİB’den ISP’lere gönderilmiyor. Perşembe sabahı ellerine geçen kararı bir türlü uygulamaya almayan TİB’e ulaşmak da mümkün olmuyor. Sürekli toplantı halinde oldukları söyleniyor bize ve Perşembe günü de bu şekilde beklemeyle geçiyor. Cuma günü artık nasıl olsa açılır diye beklemeye başlıyoruz, ama toplantı hala devam ediyor. Bütün tanıdığımız kişileri, milletvekilleri dahil, devreye sokmaya çalışıyoruz, birilerine ulaşsınlar da ellerindeki kararı imzalayıp fakslasınlar diye, ama nafile. En sonunda akşamüstü 17:30’da başkana ulaşıyoruz, merak etmeyin, bu akşam halletmeden çıkmayacağız mesajı veriliyor bize, ama halletmeden çıkılıyor.

Şu anda Cumartesi saat 13:00 ve yine hiç kimseye ulaşamıyoruz, sitelerimiz hala kapalı. Muhtemelen Pazartesi’ye kadar da kapalı kalacak.

Bu arada konuyla ilgili Cuma günü internet medyasında haberler çıktı :

http://www.cnnturk.com/2012/bilim.teknoloji/teknoloji/03/23/bir.internet.komedisi/654283.0/index.html

http://teknoloji.milliyet.com.tr/bir-internet-sansuru-komedisi/internet/haberdetay/23.03.2012/1519078/default.htm

Bu haberlerin çıkmasının TİB’in hiç hoşuna gitmediğini öğreniyoruz, bu haberlerde yazılanların doğru olmadığını söylüyorlarmış, doğrusu her neyse biz de öğrenebilsek keşke de, zedelenen imajımız, kaybettiğimiz prestij, maddi kayıplar, sinir bozuklukları için biraz olsun ilaç olsa.

Bu arada 2 gündür toplantıda oldukları için kararı uygulayamayan TİB’in ne toplantısında olduğunu da öğrendik. TBMM’ye bir sunum yapıyorlarmış,  konusu “internetin kararttığı hayatlar”, şaka gibi değil mi, mecliste milletvekillerine internetin zararları anlatılıyor  : http://www.dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=203129

Biz sitelerimiz açılsın diye beklerken TİB’in sunumundan sonra meclis interneti toptan yasaklarsa hiç şaşırmayacağım. Acaba meclise “internetin kurtardığı hayatlar’la ilgili hiç sunum yapıldı mı bugüne kadar?

Şu yaşadıklarımız ABD’de olsa, yukarıda adını saydığım dünya devi şirketlerin hiçbiri var olamazdı. Daha fazla söze gerek var mı? Biz aynı kazanda, birbirinin ayağından asılan Türkler olarak yaşamaya devam ettiğimiz sürece işimiz çok zor.

Bu yazıyı okuyan TİB bana da çok kızacaktır muhtemelen ve ben bu yazıyı sitelerimiz açılmadan yayınlamaktan da korkuyorum, ya daha da kızarlar ve sitelerimizin açılmasını daha da geciktirirlerse diye düşünüyorum. Bunu paylaştığım herkes de aynı fikirde benimle, “uğraşma boşuna, başına bela alma, ne olur ne olmaz” diyor herkes bana. Bu duyguyu yaşayan insanların çoğunlukta olduğu yönetim biçimine siyaset biliminde ne denir siz karar verin.

Dünya devleti olmak için, bu ülkenin içinden çıkan, her türlü riski alıp katma değer üreten, devletten iş versin diye beklemek yerine başkalarına istihdam sağlayan, kazancını saklamak yerine tek bir kuruşuna kadar vergisini ödeyen, daha güzel bir Türkiye ve dünya hayali kuran ve bu hayali gerçekleştirmek için gece gündüz çalışan biz girişimcilerin ayaklarından çekilmesi değil, omuzlara alınması gerekiyor, yoksa en büyük derdi koltuklarına sahip çıkmak olan ve  lafla peynir gemisi yürütmeye çalışanlarla bu ülke dünya devleti olmaz, olamaz.

Büyük devletlerde devlet, vatandaşları için vardır, küçük devletlerde ise vatandaşlar devlet için. Büyük devletlerde devlet, vatandaşın moralinin bozulmaması için çaba sarfeder, küçük devletlerde ise vatandaş, devletinin moralini bozmaktan korkar. Bugün benim moralim çok bozuk ve bu şu anda devletimin umrunda değil, hatta ben mecburen bu yazıyı daha sonra yayınlayacağım, devletimin morali bozulmasın, ne olur ne olmaz.

 

Yukarıdaki satırları Cumartesi yazmıştım, bugün Pazartesi saat 14:00 ve TİB sitelerimizin açılması ile ilgili yazıyı ISP’lere göndermeye başladı. Sonuc olarak Salı günü tamamen bir bilgisizlik nedeniyle kapanan sitelerimiz 6 gün sonra açılıyor. Buna da şükür..

Umuyorum ki bundan sonra bu tip hatalar bir daha hiçbir site için yapılmaz ve büyük devlet olmak yolunda biz girişimciler ve bürokratlar elele verirler ve ülke olarak hakettiğimiz noktaya geliriz.

 



Categories: Bütün Yazılar, İnternet Dünyası

19 replies

  1. Aslında abi Türkiye’deki sitelerin dünya’ya açılamamasının altındaki sebebi birazda ülkemizdeki cahil yönetime bağlıyorum.Bir çok sektörde sefilleri oynuyan Rusya’nın bile bugün bir arama motoru gelip ülkeni ele geçirebiliyor peki bunu biz neden yapamıyoruz sorusu biraz senin anlattığın nedenler birazda siyasetde yatıyor.

    Yazın çok güzel olmuş eminim bir çok girişimci arkadaşın duygularına tercüman oldun

  2. şuan o kurumda bu işlerden anladığını düşünen ve bu yazınızdan utanmayacak (anlayamayacağı için) göbekli kravatlı bıyıklı adamlar, interneti sadece kedili komik video ve ***** izlemek için kullanıyorlar. hata bence sizde. keşke mackolik.com ve sahadan.com’un uçsuz bucaksız ve son derece dinamik içeriğinde, bir kaç tane de kedi videosu bulundursaydınız.

    • Bence interneti denetlemekle görevli kişiler internet sektöründe iş yapan bizim gibi firmaları bir köy bakkalı kadar bile değerli görmüyorlar. Bir köy bakkalının kapısına isteyen istediği zaman kilit vurup istediği zaman kiliti açabilir mi? Çünkü bunu yaparsa adamın ekmeği ile oynadığını bilirler, ama bir internet sitesini keyfi olarak istediğin zaman açıp kapatabilirsin, siteden ekmek yiyen birileri var mı acaba diye düşünmezsen bunu rahatlıkla yaparsın ve hiçbir vicdanı hesaplaşmaya girmezsin.

  3. bence sikayet etmeyi birakmaliyiz. gucluyuz ve gucu isin gelismesine kullanmaliyiz. 

    ben bu sikayetci ve her seyi devletten ve kurumlarindan bekleyen kafa degistiginde dunya devleti oluruz diyorum, yani 3-5 kusak sonra belki. 

    hakan sukur nasil futbolun icinden cikti girdi meclise sizde tasin altina elini sokacak birini secin be girin siyasete. ama nerdeeee ancak sikayet sikayet.  

    • Her sorununu çözmesi gereken bunu milletvekili olarak yapacaksa meclise 70 milyon milletvekili sokmak lazım herhalde. Ayrıca Hakan Şükür meclise girip futbolun hangi sorununu çözdü acaba, meclisten çok TV’de spor programlarında zaman harcamıyor mu?

  4. Ne deseniz haklısınız malesef devletimiz halen daha bilgisiz bu konularda bilen savcı yada hakimlerde bazı durumlarda şaşırıp alakasız kararlarda verebiliyolar üzüldüm bu engellemeden dolayı.

  5. Cozum icin bu fikri daha once ortaya atmistim,

    Turkiye’de Internet ve Haberlesme Bakanligi Kurulsun

    http://2kere2beseder.wordpress.com/2012/01/19/turkiyede-internet-ve-haberlesme-bakanligi-kurulsun/

  6. madem oyle, hem madem o kadar engineer var, dns bypass p2p software’i yapin, bittorrent gibi calissin, bedava butun turkiyeye dagitin. DNS sorgulamasini bilgisayarlar birbirlerine sorarak yapsinlar.. boylelikle su turkiyenin cok kadim mahkemeleri siteleri kapattiklarinda tek kendileri giremezler.

    turkiyeden niye steve jobs cikmaz sorusuna da soyle deginelim, eger burada turkiyedeki gibi domain block eden okuzler olsaydi, domain unblocker’i 50 kere yazarlardi, herkes coktan install etmis olurdu. cokta bi vakit almaz sanirim.

    san francisco’dan selamlar 🙂

  7. Açıkcası beni şu an için Türkiyede en çok rahatsız eden husus bu internet olayı. İnsan yeni bir proje geliştirmeye bile korkuyor. Türkiyede nekadar demokrasi, insan hakları, açılımlar vs. yapılsada, bu internet sansürleri ülkemizin üzerinde dolaşan kara bulutlar.

  8. Gerçekten çok traji komik. Biliyorum burası türkiye diyip, bir çok hakkımızdan ilk cümlede vazgeçiyoruz ama, hukuki olarak, yanlış kararlar alıp sizin maddi zarar görmenizi sağlayan “bilir kişi” ve “hakim” hakkında yapılabilecek yasal bir prosedür var mı diye araştırdınız mı?

    Belki bir tek sizin hareketiniz önemli görünmeyebilir ama zarar gören herkes benzer aksiyonları almaya başlarsa yanlış karar vermek bu kadar kolay olmaktan çıkacaktır.

  9. Şu andaki önceliğimiz bu tip hataların bir daha tekrarlanmaması, bunun için TIB Başkanı ile bir görüşme yapacağız. Bu görüşmeye internet sektörünün en büyük sitelerinin sahipleri olarak topluca gideceğiz. Bu toplantı ile ilgili daha sonra bir açıklama yapıyor olacağım.

  10. İddia, bahis vs.. bunlar insanımızın hem sınırlı gelirinin kalantorların cebine girmesine yol açıyor hem de vakitlerini boş işlere harcamalarına yol açıyor… Psikolojilerinde yol açtığı tahribat da cabası… Sadece bahis oynatan sitelerin değil, bu tip boş beleş işleri teşvik eden, özendiren, yönlendiren, bunlarla ilgili bilgi veren sitelerin hepsinin kapatılması gerekir… Böyle sektör de olmayıversin… AK Parti bunları tamamen kapatsın, bundan sonra her seçimde oyumu alırlar…

    • Dünyayı ‘boş beleş’ işler ve diğerleri diye ayırıp ‘boş beleş’ işleri yasaklayarak yok etmeye çalışırsanız geldiğiniz noktada yasak olmayan hiçbir şey kalmaz. Çünkü ‘boş beleş’ işlerin herkese göre tanımı farklıdır. Kimine göre dua etmek boş bir iştir, o zaman dinleri de yasaklamanız gerekir, kimine göre deniz kenarına tatile gitmek de boş bir iştir, tatile gitmeyi de yasaklamanız gerekir, kimine göre müzik de boş bir iştir, müzik sektörünü de yasaklamanız gerekir.

      Toplumları yönetenlerin o toplumda yaşayan herkes adına ‘boş beleş’ kararlarını verip yasaklar getirdiği toplumlara totaliter toplumlar denir ve siyasi bilim tarihi bu tür toplumların yok oluş hikayeleri ile doludur.

      Bu nedenle bırakın da herkes kendi ‘boş beleş’ kararını kendisi versin, bu sizin için de daha yararlı olacaktır.

  11. Başınıza gelenler gerçekten üzücü Erdem Bey.

    Benim merak ettiğim şey, şirketiniz devlete vergi vermek dışında (bu bir lütuf mu?) Türkiye’ye ne gibi bir değer katıyor. Bir sosyal sorumluluk projesi yapıyor musunuz ya da sektörünüzde/alanınızda çalışacak öğrencilere burs vs. imkanlar sağlıyor musunuz? Yani zorunda olmadan bu ülkeye ne veriyorsunuz?

    Bunları yapmıyorsanız rica ederim bizi engelliyorlar, biz Türkiye için birşeyler yapmaya çalışıyoruz demeyin. Çünkü bu Türkiye için değil, siz biraz daha zengin olun diye yaygara koparıyorsunuz gibi görünebilir.

    • Öncelikle ‘example’ adıyla ve example@example.com mail adresi ile bloguma bu şekilde bir yazı yazmak ne kadar samimi tartışılır. Çünkü kiminle muhatap olduğumu bile bilmeden cevap vermek hoş olmuyor benim açımdan. Bu şekilde yorum yazanların bende bıraktığı tek düşünce klavye kabadayısı oldukları ve ismini bile söyleme cesaretine sahip olmadıkları yönünde oluyor.

      Bu yoruma cevap veriyorum, çünkü bunca yıldır yaptığımız işi küçümseyen, aşağılayan ciddi bir kesim var, cevabım böyle düşünen herkese.

      Devlete vergi vermenin bir lütuf olduğunu düşünmüyorum, zaten her kuruşunu ödüyoruz ve takdirnameler alıyoruz. Hatta takdirnamelerimiz ile dalga geçenler bile oluyor. Ama bunun bir lütuf olduğunu düşünüp ödemeyen ciddi bir kesimin olduğu da malum. Sizin kim olduğunuzu bilmediğim için, her ne iş yaptığınızı da, vergi ödeyip ödemediğinizi de bilmiyorum. Umuyorum ki siz de aynı bizim gibi bu konuda hassassınızdır.

      Şirketlerimizle 80’den fazla kişiye, aileleriyle birlikte 200 kişiye iş olanağı sağlıyoruz. Bu olanağı sağlarken çalışma arkadaşlarımızın mutlu bir ortamda çalışmaları için ve çalışmalarının karşılığını ödemek için elimizden geleni yapıyoruz. Bu sayede Türkiye’nin en mutlu çalışma ortamlarından birisini yarattığımızı çok rahatlıkla söyleyebilirim. Zaten şirketlerimizden ayrılma oranı çok çok düşüktür, çalışma tarzımızı üniversiteler inceleme konusu yapıyorlar. Tek başına bu bile bu ülkeye verdiğimiz bir şey değil mi?

      Bunların dışında 17 yıldan bu yana 200’den fazla öğrenciye burs verdik. Burs verirken de sizin sorduğunuz gibi mezun olunca bizim yanımızda çalışsınlar diye değil, yani kendi çıkarımızı düşündüğümüz için değil, aksine bu ülkeyi düşündüğümüz için her yaştan, her şehirden, hiçbir karşılık beklemeden burs verdik ve hala veriyoruz. Bu yıl burs verdiğimiz 20’ye yakın öğrencinin en az 10 tanesi ortaokul ve lise öğrencisi.

      Bana kendinde bu şekilde hem hesap sorma hem de tavsiye verme hakkını gören kişilere tavsiyem, önce ön yargılardan kurtulmaları, sonra kendisinin ne yaptığını sorgulaması, sonra da adam gibi karşıma çıkma cesareti göstermeleridir. Yoksa asıl ‘yaygara’ diye buna denir.

  12. Erdem Bey, ben bir bilgisayar mühendisliği 4. sınıf öğrencisiyim. E-Mail adresimi vermek istemedim çünkü spam mailler oluyor. Adımı vermek istemediğimi göstermek için example olarak yazdım. Ahmet, Mehmet diye kafadan yazsam samimi olduğumu mu düşünürdünüz? Aslında samimi davrandım.

    Belki benim üslubum sertti. Ama sadece soru sormak istedim. İşinizi küçümsemek gibi bir niyetim yok. Başınıza gelenlere de üzüldüğümü belirtmiştim. Burs verdiğinizi söylüyorsunuz, önünüzde saygıyla eğiliyorum. Bu durumda sizin probleminiz bizim problemimiz.

    Hesap soruyormuş gibi göründü galiba, ama yazıda da vurgular tam yapılamıyor kusura bakmayın.

  13. Yukarıdaki mesajlara da bakarsanız, hiçbir yorumcunun emaili yayınlanmıyor, siz de girseydiniz sizinki de yayınlanmazdı.

    Bunun dışında burs veriyor olduğumuz için değil, hiç burs vermesek de, işimizi iyi yaptığımız için de saygıyı hak ediyor olduğumuzu düşünüyorum. Keşke herkes işini bizim kadar ciddiye alsa ve elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışsa. Ben bu ülkeye verilecek en büyük hizmetin, herkesin kendi işini en iyi şekilde yapmak olduğunu düşünüyorum.

  14. Erdem bey ben senelerdir maçkolik ve sahadan.com’un müdaviyim önceden pc’den şimdi de telefondan takip ediyorum konu 2012 yılında ki sansür ile ilgili olsa da ben sizi böyle bir donanımlı site kurduğunuz için sizi kutlamak istiyorum yolunuz açık olsun…

sansure hayır için bir cevap yazınCevabı iptal et

Erdem Yurdanur sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et