Gezi Parkı ve Başbakanın Söylemi

31 Mayıs’da başlayan ve şimdiden tarihimizin önemli bir parçasını oluşturan Gezi Olayları hakkında olayların henüz 4. gününde bir yazı yazmıştım. Geçen yaklaşık 2 aylık sürede o gün yazdıklarım benim için aynen geçerli, hala tarihe tanıklık ediyoruz. Okumak isteyenler için : http://erdemyurdanur.com/2013/06/03/farkinda-misiniz-tarihe-taniklik-ediyoruz/

Bu yazımda ise Gezi Parkı olaylarının bu noktaya gelmesinde en önemli etkenlerden birisi olarak gösterilen başbakanın tavrı ve söylemleri üzerinde durmak istiyorum.

Recep Tayyip Erdoğan, herkesin bildiği ve kendisinin de belirttiği gibi dini, daha doğrusu İslam’ı hayatının merkezine koyan bir kişi. Başbakan olmadan önceki dönemlerde, hatta İstanbul Belediyesi Başkanı da olmadan önceki hayatına bakacak olursak aslında çok daha sert söylemlere sahip olduğunu görüyoruz. Ancak önce İstanbul, sonra Türkiye’de her kesimden insana hitap etmek durumunda kalınca söylemleri biraz daha yumuşadı ya da yumuşamış gibi hissediyorduk.

Ancak Gezi Parkı olayları ile kendi pozisyonunu risk altında gördüğü anda gerçek kişiliği ortaya çıktı ve söylemleri de tamamen değişti. Sürekli ötekileştiren, gruplara ayıran, kendisine karşı gelenlere karşı tehditkar, kendisinden yana tavır alanlara karşı koruyucu ve ödül vaad eden bir tavır.

Bu söylem ve tavır Erdoğan’ın kendi kendine uydurduğu bir tavır mı? Ya da danışmanlarının tavsiyesi ile mi bu şekilde davranıyor?

İslamı hayatının merkezine koymuş ve aslında attığı her adımda İslam’ı ve dolayısıyla Kuran’ı referans alan bir kişinin bu tavırlarını anlamak için de Kuran’a bakmak yeterlidir diye düşünüyorum.

Büyük çoğunluğu kendine müslüman diyen ama Kuran’ı ana dilinde bir kez bile okuma ihtiyacı duymayan bir halkın, Erdoğan’ın tavrının aslında Kuran’ın genel tavrına birebir uyduğunu anlamasını beklemek de hata olur doğal olarak.

Erdoğan’ın anlam verilemeyen bu tavırları birebir Kuran’ın tavrıdır. Bunu görmek için zahmet olmazsa Kuran’a bir göz gezdirilmesini tavsiye ederim. Üşenenler için ise bazı tespitleri ben yapayım :

Kuran’da da insanlar gruplara ayrılmıştır, bu gruplar temel olarak şu şekilde sıralanabilir :

  • 1. (a) İnananlar – (b) İnanmayanlar
  • 2. (a) Erkekler – (b) Kadınlar
  • 3. (a) Özgür insanlar – (b) Köleler
  • 4. (a) Zenginler – (b) Fakirler

Bu listeye başka ayrımlar da eklenebilir belki ama bana göre en temel 4 ayrım bunlardır ve Kuran’da (a) grubu olanlar her zaman (b) grubundan üstündürler.

Kuran’da her zaman (a) grubundan olanlara karşı yumuşak, koruyucu bir tavır ile ödüller vaad edilirken, (b) grubundan olanlara karşı ötekileştiren, sert bir tavır ile ağır cezalar, tehditler öngörülmektedir.

Bugün yaşadığımız durum birebir budur. Erdoğan’ın söylemlerinde de sürekli karşı gruplar öne çıkmakta ve sürekli bir ötekileştirme vardır.

Ayrıca Kuran’da hayatın her alanını düzenleyen kurallar vardır ve bu niteliği ile uzun yıllar neredeyse bir medeni hukuk kitabı gibi bir işlevi olmuştur. Zaten şeriatla yönetilen toplumlar Kuran’ı hala bu şekilde kullanmaktadırlar.

Erdoğan da aynı şekilde kendisinde toplumun her alanıyla ilgili söz söyleme hakkı görmektedir. Buna karşı çıkanları da anlayamamaktadır, onlara sinirlenmektedir.

Erdoğan, İslami inançları son derece güçlü bir insan olarak Kuran ile son derece uyumlu hareket eden, kendi içinde son derece tutarlı bir tavır sergilemektedir. Mesele bu tavırda olan birisi tarafından yönetilmek istenip istenmediğidir.

Çok klasik ama bir o kadar da doğru bir sözle bitireyim. Toplumlar hak ettikleri şekilde yönetilirler.



Categories: Bütün Yazılar, Politik - Kritik

7 replies

  1. merhaba

    Tayyip Erdoğan ı sevmeyin tamam ama bunu din üzerinden saldırarak yapmak çok yanlış ve Erdoğan a puan kazandıracak bir hareket.

    Mesela ; Kura’n-ı Kerim de zenginlerin fakirlerden daha üstün olduğunu söyleyen bir ayet yok. Dinimize göre üstünlük takvadadır. Yani Allah a kim daha iyi bir kul ise üstün O dur. 1400 yıllık İslam tarihinde ve Peygamber Efendimiz’in uygulamalarında böyle bir vaka gösterebilir misiniz?
    Asrı Saadet de ve şeriatın hüküm sürdüğü Osmanlı da inanmayanlar da güvenle yaşıyor ve hatta canları ve malları korunması gereken emanetler olarak değer görüyorlardı. Ülkemizdeki birçok azınlık cemaati kendilerinin Cumhuriyet döneminde baskı altında olduklarını Osmanlıda ki haklarına kavuşmak istediklerini birçok kez belirtmişlerdir.

    Ayrıca yazının sonunda klasik ama doğru diye yazdığınız söz Peygamber Efendimiz in bir hadisidir. Hadisin aslı -Nasılsanız Öyle Yönetilirsiniz – şeklindedir.

    Selamlar

    • Merhaba Osman Bey,

      Kendisini dünyanın en hoşgörülü dini olduğunu iddia eden İslam ile ilgili her türlü eleştiriyi saldırı olarak algılama alışkanlığı sizin yorumunuzda da görülüyor. Ben hiç kimseye saldırmıyorum, hiç kimseye puan kazandırmaya ya da kaybettirmeye çalışmıyorum. Yapmaya çalıştığım sadece bir tespit, bu tespite katılmayabilirsiniz ama saldırıda bulunduğumu iddia edemezsiniz.

      600 yıllık Osmanlı döneminde yaşayanların güven içinde yaşayıp yaşamadıkları ayrı bir tartışmanın konusu olabilir, ben İslam pratiğinin ne olduğunu da tartışmadım yazımda. Ortaya koymaya çalıştığım tek şey, Kuran da insanları şu anda Erdoğan’ın yaptığı gibi gruplara ayırmıştır. Kuran’ı okursanız tamamında bizden olanlar ve diğerleri şeklinde ayrım yapılmıştır.

      Burada her ayeti tek tek tartışmaya çalışmak mümkün değil. Bunun böyle olup olmadığına her okuyan kendisi karar verebilir. Ne benim söylememle ne de sizin söylemenizle insanların karar vermesi gerekmiyor, Buyrun linki burada, herkes okusun : http://kuran.diyanet.gov.tr/meal.html

      Iyi günler.

  2. Bir dinin inananlar ve inanmayanlar şeklindeki ifadelerinde hiçbir mahsur yoktur. Bırakın dini , bugün insanlar , tuttukları takımlar , okudukları okullar , siyasi görüşler , memleketler üzerinden gruplaşıyor. Şunu izah etmenizi bekliyorum , İslamın bizden olmayanlara her türlü muameleyi , hakareti , tecavüzü yapabilirsin şeklinde bir emri ve uygulaması var mı? Kendinden olmayana , sadece insan olduğu için, saygısı var mı , yok mu? Ayrıca ben dine saldırdığınızı söylemek istemedim. Dine saldırıyorsunuz diyerek bazı Ham Sofilerin size saldırmasını istemem. Erdoğan la ilgiliydi söylediklerim. Siz şu anda Erdoğan ın ” bunlar beni dindar olduğum için sevmiyorlar” tezini güçlendiriyor ve bu anlamda O nun istediği minderde güreşiyorsunuz. Akpliler bu yazınızı görse sevine sevine paylaşırlar emin olun.
    Yoksa İslamiyet güneş gibidir , üflemekle sönmez , gündüz gibidir , göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan sadece kendisine karanlık yapar.

    • Osman Bey, bu yazımı işine yaradığını düşünen herkes kullanabilir, daha önce söylediğim gibi amacım bir tespit yapmaktır, birileri, buna Erdoğan taraftarları da dahil, bu yazıdan mutlu ya da mutsuz olsunlar diye yazılmış değildir.

      Beni bu yazının altında İslam tartışmasına çekmeyin lütfen, çünkü Kuran Allah tarafından herkesin anlayacağı şekilde indirildiğine göre, Allah ile kul arasına hiç kimsenin girmesine gerek yoktur zaten. Ben okuduğumda anladıklarımı yazdım, siz de okuduğunuzda ne anladığınızı yazdınız.

      Sizin kelimelerinizle Ham Sofilerin bana saldırma ihtimali olan hassas bir konuda daha derine inmeye gerek görmüyorum, başlı başına bu ortamda bu şekilde bir yazı yazmak bile risk almaktır. Başından beri tek söylediğim insanların inandıkları, hayatlarında çok önemli bir yer teşkil eden dinlerini ana dillerinde okumaları gerektiğiydi.

      Sizin dediğinize katılıyorum, gözünü kapayan sadece kendisine karanlık yapar, o nedenle Kuran’ın da dediği gibi “OKU”, ama ana dilinde anlayarak. Sonrasında herkes her neye inanıyorsa inanmaya devam edebilir, buna saygım sonsuz..

  3. Erdem Bey, hangi dine veya bir dine sahip misiniz bilmiyorum ancak şunun farkında mısınız; Kur’an daki olumsuzluğu ortaya koymak adına kitaptan kısım kısım alıntılar yapıyor ve kendi yorumunuzu katıyorsunuz. Diğer taraftanda yine düşüncenizi savunmak adına Kur’an dan alıntılar yapıyorsunuz. Bu sizce çelişki değil mi? Kur’ani yazılara tek pencereden bakmak sizi yanıltabilir. Kitap bir bütündür. Eminim diğer ayetleride gözden geçirirseniz bu kitabın sadece müslümanlara değil tüm insanlığa indirildiğini göreceksiniz.

    Selam üzerinize olsun

    • Halil Bey, öncelikle benim dini inançlarımın ne olduğu sizin bana ve yazıma bakışınızı değiştirecek sanırım ki yorumunuza bu şekilde başlamışsınız. Yani bu yazıyı sizden birisi mi, yoksa sizden olmayan birisi mi yazmış bunu merak ediyorsunuz anlaşılan. Bence yazımı bunu bilmeden okumanız sizin için de daha iyi, yazarından bağımsız şekilde yazıyı odaklanırsınız böylece.

      Bunun dışında ben tam da dediğini gibi Kuran’dan alıntılar yapmadım, yazımda tamamıyla sizin istediğiniz gibi Kuran’ın bütünü değerlendirilmiş ve Kuran’ın genel yapısı hakkındaki düşüncelerim ifade edilmiştir. Yoksa şu ayette böyle yazar gibi bir ifade zaten yok. O nedenle yazımda çelişki olarak neyi gördüğünüzü anlayamadım.

      Bu kadar kısa bir makalede Kuran eleştirisi ya da yorumu yapmak, doğal olarak Kuran’a kayıtsız şekilde inanan insanların da bu konuya tarafsız yaklaşmasını beklemek çok mantıklı olmaz. Ben bu yazıda sadece Kuran ile Erdoğan’ın genel tarzının ve tavrının birbiri ile tamamen örtüştüğü konusundaki kişisel görüşlerimi söylüyorum. Eğer siz buna katılmıyorsanız, siz neden katılmadığınızı anlatırsınız, ben de bu konudaki yorumlarımı size iletirim. Konuyu Kuran ekseninden, Kuran ile Erdoğan eksenine çekebilirsek benim yazımın asıl amacına ulaşmış oluruz. Yoksa Kuran, İncil, Tevrat ya da başka kitaplar hakkındaki tartışmalar yüzlerce yıldır genel bir sonuca ulaşamadan yapılıyor ve yapılmaya devam edecek gibi de görünüyor.

      • Peki, inancınızı paylaşmak zorunda değilsiniz.Saygı duyarım.

        İslam dini koşulsuz imanı esas kılar. Efendimiz zamanında sahabeler yeni bir ayet duydukları zaman “işittik iman ettik” dediler. Bu lafız tabiki sözde kalmıyor hayati eksende sonuna kadar inandıklarını yaşıyorlardı. Müslümanların dünyadaki yegane amacı zaten inandığı (iman ettiği) dinin yani islamın hükümlerinin yer aldığı Kitap’a uymak veya uymaya çalışmak. Başbakan da bunu yapıyor yada yapmaya çalışıyor.
        “İnsan inandığı gibi yaşamazsa yaşadığı gibi inanmaya başlar.” Hz. Ömer

        İslam dininde zorlama yoktur. Yani müslüman olmayan birine zorla islamı diretemezsiniz. Bu tamamen inanç meselesi. Efendimizde zaten kimseyi müslümanlık için zorlamamıştır. Zira Sure 48. ayette;
        “Eğer bu çağrıya sırtlarını dönerlerse, hoş biz de seni üzerlerine bekçi göndermedik.Senin görevin sadece tebliğdir.Biz insana tarafımızdan bir nimet tattırırsak o ferahlar, şımarır.Ama başlarına, yine kendi işledikleri hatalar sebebiyle bir sıkıntı gelirse insan hemen nankörleşir”

        Erdem bey, biz insanlara Yaratan bir irade bahşetmiş. Yani kararlarımızda özgürüz ve sonuçlarıda bizi bağlıyor.

        Bir kıssa aktarmak istiyorum müsadenizle;

        Hz. Ali’ye (r.a), birisi geldi.
        Adam, ölümü, tekrar dirilmeyi, ahirette hesabı, cenneti ve cehennemi inkar ediyordu.
        Hz. Ali’ye:
        – Ya Ali, siz müslümanlar ölüme ve ölüm ötesine inanıyorsunuz; biz ise inanmıyoruz. Siz cehennemden kurtulmak, cennete girmek için bir sürü ibadet ediyor, mal harcıyor, zahmete giriyorsunuz. Bu zahmet değer mi? Hem ölümden sonra tekrar dirilmenin olacağı ne malum?” diye sordu.
        Hz. Ali (r.a) adamı sükunetle dinledi, sonra ona şu cevabı verdi:
        “Evet, ölümden sonra dirilmek, hesaba çekilmek, cennete veya cehenneme girmek, ya senin dediğin gibi yoktur; ya da bizim dediğimiz gibi vardır.
        Önce senin dediğinin doğru olduğunu düşünelim. Ölümden sonra ahiret hayatı yoksa, seninle biz aynı durumdayız. Sana da yok bize de yok.
        Bu arada bizim Yüce Allah için kıldığımız namazların, yaptığımız ibadetlerin, hayır ve iyiliklerin, güzel ahlakın, verdiğimiz zekat ve sadakaların bize bir zararı olmaz.
        Ama, ya ahiret varsa, bizim dediğimiz doğru çıkarsa, senin hâlin nice olur? diye sordu.
        Adam, biraz durdu, düşündü ve sonra: “Vallahi, her iki durumda da siz kârdasınız, ahiret varsa vay bizim hâlimize! Yolunu öğret, ben de müslüman olacağım,” dedi ve müslüman oldu.

        sağlıcakla kalın

Halil ibrahim Narin için bir cevap yazınCevabı iptal et

Erdem Yurdanur sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et