Yeni Dönemden İlk İzlenimler

Mackolik’in hisselerinin %51’ini Perform Group’a sattığımız günden bu yana yaklaşık 4 ay geçti, son yazımı da o zaman yazdım, çünkü satış sonrasında çok istememe rağmen bir türlü konsantrasyonumu toplayıp yazmaya oturamadım. Bu yazımda İngiliz ortaklarımla geçirdiğim 4 ay ile ilgili düşüncelerimi ve gözlemlerimi ifade etmeye çalışacağım.

Öncelikle Perform ile ortak olmaktan dolayı çok mutluyum, olabilecek en iyi ortaklığı yaptığımızı bu süreçte çok daha iyi anladım. Çünkü 1999’dan bu yana atyarışı, futbol, basketbol gibi konularda yaptığımız çalışmaları bu kadar takdir eden neredeyse hiç kimse olmamıştı. Perform’un İngiltere’de bulunan 400’den fazla çalışanının tamamı bugüne kadar yaptıklarımız ile ilgili her yerde öyle onore edici şeyler söylüyorlar ki, hiç alışmamışız. Bu benim için kazandığımız paradan kat kat daha değerli, çünkü zaten para kazanıyorduk ama yeteri kadar takdir gördüğümüzü düşünmüyorduk. Tabi bu arada satıştan sonra Türkiye’de de takdir edenlerin sayısı en az ona katlandı, takdir edilmek için şirketi satmak gerekiyormuş 🙂

22 yıllık iş hayatımın 17 yılı hep kendi işimin patronu oldum, son 4 aydır yine öyle olmasına rağmen, farklı kültürden insanlarla ortak hareket etmeyi öğreniyorum. Gördüğüm en temel fark şu : Biz Türkiye’de genelde karşımızdaki insana güvenmeyiz, güveni zamanla inşa ederiz, yani bizim için ilk önce güvensizlik gelir, hem kendimize güvenilmesi için hem de karşımızdakine güvenmek için ciddi çaba harcamak gerekir. Ama İngilizler’de ilk önce güven geliyor, yani karşısındaki insana güvenip her dediğini doğru kabul ediyorlar ve bunu yıkacak hareketler yapmadığı sürece her şey yolunda gidiyor. Ama o güveni bir kere sarsarsanız da yeniden kazanmak çok çok daha zor oluyor, bu nedenle insanlar daha dikkatli davranıyorlar, verdikleri sözleri tutmaya daha çok özen gösteriyorlar.

İngilizler’de gözlemlediğim bir diğer konu ise uzun uzun konuşmaları. Benim 15 dakikada bitirebileceğim bir toplantının 2 saat sürmesi onlarda çok normal. Bunun en büyük nedeni de insanların birbirlerinin sözlerini kesmeden, saçmalasa bile sabırla dinlemeleri olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle insanlar toplantılarda çok rahat şekilde saçmalayabiliyor, konuşurken kaşısındakilerin kendisi ile dalga geçeceği korkusu yaşamıyorlar. Toplantıların 2 saat sürmesi belki biraz zaman kaybına neden oluyor ama herkesin korkusuzca katkı sağlamaya çalıştığı toplantılar yapılmış oluyor. Bizde ise genelde alt kademedeki kişiler, üstlerinin izin verdiği oranda konuşmaya katılırlar, zaman zaman aşağılamaya varan şakalara muhatap kalırlar ve bu nedenle de fikirlerini söylemekten çekinirler. Bu da belki işlerin çabuk yapılmasını sağlıyor ama yaratıcılığı ve daha iyi çözüm yolları bulmayı sınırlıyor sanırım.

Gördüğüm kadarıyla iltifat etmeyi seven bir toplum İngilizler, işler yolunda gittiği sürece birbirlerine iltifat etmeyi bir alışkanlık haline getirmişler. İstedikleri gibi olmadığında ise yine çok kibar şekilde ne istediklerini ifade etmekten de çekinmiyorlar. Yani karşısındakilere ne beklediklerini çok net şekilde ifade edip, bunların yerine getirilmesi konusunda beklentileri de öğrenip, sonrasında da sonuca ulaşmak istiyorlar. Sistemli gitmek işin kendisi kadar önemli. İşte bu noktada biz biraz farklı davranmaya başlıyoruz, çünkü bizler çok sonuç odaklı çalışmaya alışmışız. Bu nedenle bireysel yıldızlarımız onlardan çok daha fazla ama sistem olarak sık sık sorun yaşayabiliyoruz. Biz daha çabuk ama kısa vadeli çözümler üretirken onlar daha geç ama daha uzun vadeli çözümler üretiyorlar.

Bu genel özelliklerle ilgili gözlemlerimden sonra, Perform-Mackolik ortaklığına gelecek olursam, söyleyebileceğim en önemli şeylerden birisi kendimizi evrensel hissetme duygusu sanırım. Geçen hafta Londra’da çok güzel bir otelde 2 gün süren 1. Annual Conference’i gerçekleştirdiler ve tüm dünyadan satın aldıkları şirketlerin yöneticileri ile birlikte çok güzel bir toplantı yaptılar. Gündüzleri daha çok birbirimizi tanımamızı sağlayan work shoplar, akşamları da samimiyet artırmaya yarayan eğlenceli partiler düzenlediler. 100 civarında kişinin katıldığı bu konferans sayesinde gerçekten de Mackolik’in artık bir dünya şirketinin parçası olduğunu iyice hissettim.

Perform elinde bulunan spor içeriklerini Mackolik üzerinden Türkiye’ye sokmaya da başladı. Birçok ülkeden yasal olarak haklarını satın almış oldukları video görüntülerini sitelerimizde yayınladığımız gibi başka sitelere de satıyoruz. Önümüzdeki dönemde başka içerikler ile ilgili olarak da çalışmalarımız sürecek. Böylece Mackolik’in karlılığını artıracak yeni içeriklerin sahibi olmuş olacağız.

Mackolik’in sahibi olduğu, bizim yıllardır üretmekte olduğumuz bilgilerin, tüm dünyada yayınlanması için de yeni bir site yapmaya başladık. Bir aksilik olmazsa sanırım 2013 başında yayına alacağımız bu site İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca gibi Latin dilleri ile başlayıp, daha sonra farklı alfabeleri de kapsıyor hale gelecek ve tüm dünyada futbol ve basketbol konusunda en detaylı bilgilere sahip olacak. Böylece Türkiye’den üretilmiş bir içerik sitesi dünya ligine çıkmış olacak.

Kalan hisselerimizi de devredeceğimiz 2016 yılına kadar konusunda dünyanın en popüler sitesi olmak için tüm ekip olarak büyük bir heyecana sahibiz. Ortaklarımızın da bizlere bu konuda güveniyor olmaları ve gerekli her türlü desteği verecek olmaları da ayrıca büyük bir motivasyon sağlıyor tabi ki.

İnternet sektörünün yakından tanıdığı, geçen yıl Sporx.com’dan Yemeksepeti.com’a geçen sevgili dostumuz Emre Uğurlu, Perform’un Türkiye Direktörü olarak ekibimize katıldı. Gücümüze güç katan bu transfer ile çok daha güzel işler yapacağımıza inanıyorum ve bu vesileyle kendisine hoşgeldin diyorum.



Categories: Bütün Yazılar, İnternet Dünyası

4 replies

  1. Bir dünya şirketinin parçası olan bir kuruluşu yaratmış olmak muhteşem bir duygu. En başta aklın sabrın azmin ve ailene verdiğin önemin bu başarıda büyük payı olduğunu düşünüyorum. Bu başarıları elde edebilen insanların çoğu bu yolda onları insan yapan birçok değerlerini de yitiriyorlar. Sen bence asıl o nedenle başarılısın.

    İngilizlerle çalışmaya gelince: Ben de yurt dışındaki üniversitelere gittiğimde benzer duygulara kapılıyorum. Merak, yaratıcı düşünce, azim ve ekip ruhu birleştiğinde müthiş bir ilerleme elde ediliyor. Rekabetin öldürücü boyutlarda olduğu ortamlarda onlarda da problemli vakalara rastlıyorum ama genelde kesinlikle araştırmada ve geliştirmede ilerideler. Yurt dışından Türkiye’ye her dönüşümde aklımda bir sürü fikirler oluşmuş oluyor. O nedenle her alanda gelişmemiz için uluslararası ilişkileri artırmanın bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum.

    Son olarak şunu söylemek isterim: Bir Boğaziçili ve bir Türkiye’li olarak Maçkoliğin başarısı hepimizin gururu. 2016’ya kadar elde edeceğiniz başarıları, İngilizlerin büyümenize etkisini de merakla izliyor olacağım.

  2. Hem sizin ekibe hem Emre’ye tekrar tebrikler. Ülkemizde eleştiri külütürü hakim olduğu için i yaptığın işlerin takdir etmesi için ya ölmen ya da şirketi satman gerekiyor 🙂 Türkiye’den bir Avrupa Şampiyonu daha çıkarmış demek ki. Darısı başımıza.

    • Bizleri yıllardır rakip sananların aksine Sporx ailesi ile çok iyi dostuz. Sizler şirketinizi satmasanız da çok başarılı işler yapıyorsunuz zaten 🙂

  3. Öncelikle selamlar , Mackolik.com benim için neredeyse Facebook gibi , her gün girmeden duramıyorum , keşke bu sitede her ne görevle olursa olsun çalışma fırsatım olabilseydi ; sonuçta herkes sevdiği bir yerde çalışmak ister , başarılarınızın devamını diliyorum 🙂

Mehmet için bir cevap yazınCevabı iptal et

Erdem Yurdanur sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et